DERLEME / REVIEW ARTICLE
Doi:
10.5798/diclemedj.0921.2011.04.0053
Epidural anestezinin ciddi
komplikasyonları
Serious complications of epidural anesthesia
Serkan Doğru1, Ziya Kaya2, Hatice Yılmaz Doğru3
1 Solhan Devlet Hastanesi Anesteziyoloji ve Reanimasyon
Kliniği, Bingöl, Türkiye
2 Gaziosmanpaşa Üniversitesi
Anesteziyoloji ve Reanimasyon AD, Tokat, Türkiye
3 Bingöl Kadın Doğum ve Çocuk
Hastalıkları Hastanesi, Bingöl, Türkiye
Yazışma
Adresi / Correspondence: Dr.
Serkan Doğru, Solhan
Devlet Hastanesi Solhan, Bingöl, Türkiye
Email:
srkdgr1@yahoo.com
Geliş Tarihi / Received: 11.12.2011, Kabul Tarihi / Accepted: 06.04.2012
ÖZET
Epidural anestezi, anestezi uygulamalarında iyi
tanınmış ve yer edinmiş bir rejyonel anestezi tekniğidir. İlk kez 1895’te
Cathelin tarafından sakral bölgede uygulanmış ve günümüzde temel bölgesel
anestezi yöntemi haline gelmiştir. Uygulamadaki artış, beraberinde bradikardi,
kardiyak arrest, nörolojik ve enfektif komplikasyonlar gibi epidural
anestezinin ciddi komplikasyonlarında da artış meydana getirmiş, ancak
günümüzde uygulamada ve teknik konusundaki yenilikler neticesinde anestezistler
tarafından sıklıkla başvurulan bir yöntem haline gelmiştir.
Bu derlemede, güncel literatürler eşliğinde epidural
anestezinin ciddi komplikasyonlarını incelemeyi amaçladık.
Anahtar kelimeler: Epidural anestezi,
komplikasyonlar, nörolojik, enfektif, spinal hematom
ABSRACT
Epidural
anesthesia is a well-recognized and identified regional anaesthesia technique
in anesthesia practice. First applied at sacral region in 1895 by Cathelin and
today it has become a basic regional anaesthesia technique. Frequent
application of epidural anesthesia has caused an increase at serious
complications like bradycardia, cardiac arrest, neurologic and infective
complications. But now, it has become a frequent practice for anesthesiologists
under developments in practices and techniques.
We aim
to review serious complications of epidural anesthesia within current literatures.
Key words: Epidural anesthesia, complications, neurologic,
infectious, spinal hematoma
GİRİŞ
Epidural anestezi ilk kez
1895’te Cathelin tarafından sakral bölgede, 1921’de de Pages tarafından lumbal
bölgede yapılmış bir rejyonel anestezi tekniğidir.1 Dogliotti
epidural anesteziyi ayrıntılı bir şekilde, yazdığı kitabında anlatmış ve
yöntemin yaygınlaşmasını sağlamıştır. İlk epidural kateter Curbelo tarafından
1949’da yerleştirilmiştir. Yöntem 1960’da yaygınlaşmış; gerek epidural aralığın
anatomisi hakkındaki bilgilerin artması gerekse endikasyonlarının genişlemesi
ile günümüzde temel bölgesel anestezi yöntemi haline gelmiştir.2
Solunum ve kardiyovasküler sistem üzerine pozitif etkiler ve analjezik
ihtiyacının azalmasının yanında, sempatik bloğa bağlı hipotansiyon, bradikardi
ve kardiyak arrest gibi dezavantajları da bulunmaktadır.3
Uygulamadaki artış, beraberinde komplikasyonların görülme sıklığında da artış
meydana getirmiştir.4 Epidural anestezi komplikasyonları rahatsız
edici hafif bir baş ağrısından sakat bırakan hatta hayatı tehdit edici
boyutlara kadar uzanabilir. Oluşan komplikasyonlar uygulama tekniğinden, oluşan
blok seviyesinin yükselmesinden, kullanılan lokal anesteziğin toksik
etkisinden, asepsiye dikkat edilmemesinden kaynaklanabileceği gibi bazen
açıklayıcı bir neden bulunamaz.4,5
Bu derlemede, güncel literatürler eşliğinde epidural anestezinin ciddi
komplikasyonlarını incelemeyi amaçladık.
Bradikardi ve kardiyak arrest
Epidural anestezi sırasında
bradikardi ve kardiyak arrest çoğunlukla ölüm veya beyin hasarıyla
sonuçlanmaktadır.5 Kalbin ön yükündeki azalmalara sekonder gelişen
vagal yanıt kardiyak arrestte anahtar rol oynamaktadır.7,8 Auroy ve
ark. yaptıkları prospektif çalışmada epidural anesteziye bağlı kardiyak arrest
oranını 0.98:10.000 olarak saptamışlar ve epidural anesteziye bağlı ölüm
saptamamışlardır.23 Pollard yaptığı derlemede, ciddi bradikardi ve
kardiyak arresti önlemede, epidural anestezi öncesi sıvı yüklemesi yapmanın ve
peroperatif kayıplarında karşılanarak ön yükü azaltmadan idamenin sağlanmasının
önemli olduğunu vurgulamıştır.10 Literatürde, santral sinir
bloklarındaki bradikardi nedenleri için 3 mekanizmadan bahsedilmektedir,
birinci olarak; düşük venöz dönüşün miyokardiyumdaki pacemaker hücrelerinin
uyarı sayısındaki düşmeye neden olduğu, bunun da kalbin kasılma frekansını
azalttığı ve daha düşük kalp hızına neden olduğu, ikincisi; sağ atrium ve vena
kavadaki düşük basınç reseptörlerinin uyarısı ve üçüncü olarak da sol ventriküldeki
mekanoreseptörlerin (paradoksal Bezold-Jarish refleksi) uyarılmasına bağlı
bradikardiye neden olduğu düşünülmektedir.9,10 Ayrıca; erkek
cinsiyet, bazal kalp atım sayısı < 60/dk, ASA I (ASA III veya IV),
beta-blokör kullanımı, T6 üzerinde sensöryel blok, 50 yaşın altı hasta, uzamış
PR intervali epidural anestezi sırasında kardiyak arrest için risk faktörleri
olarak belirlenmiştir.10 Belirlenen bu risk faktörlerine sahip
hastalarda, epidural anestezi uygulamasının tekrar değerlendirilmesi, eğer
epidural anestezi yapılacaksa volüm önyüklemesinin yapılması ve sonrasında
kayıplar da karşılanacak şekilde volüm önyüklemesinin idame ettirilmesi,
hastaların monitorize edilmesi ve monitorizasyonda dikkatli davranılması,
bradikardi saptandığında sırasıyla atropin (0.4-0.6 mg), efedrin (25-50 mg) ve
eğer gerekliyse adrenalin (0.2-0.3 mg) ile tedavi edilmesi gerektiği
belirtilmiş ve kardiyak arrest geliştiğinde de CPR açısından hazırlıklı
olunması gerektiği vurgulanmıştır.10,11
Nörolojik komplikasyonlar
Epidural anestezi sonrası
nörolojik komplikasyon oranı oldukça nadir olmasına rağmen, sonuçları
yıkıcıdır. Epidural anestezi sırasında nörolojik defisite yol açan nedenler
arasında vazokonstriktör kullanımı veya uzamış hipotansiyona bağlı spinal kord
iskemisi, epidural iğneyle veya kateterle spinal korda veya sinir köklerine
travmatik hasar, hematoma bağlı spinal kord basısı, enfeksiyon ve lokal
anestezik seçimi sayılabilir. Literatürde epidural anestezi sonrası nörolojik
komplikasyon oranı 1:5071 ile 1:161.550 arasında bildirilmektedir.5,19,22,28
Auroy ve ark. rejyonel anestezi komplikasyonlarıyla ilgili yaptıkları çok
merkezli çalışmada, nörolojik komplikasyonlar açısından değerlendirildiğinde
(periferik nöropati, kauda ekuina sendromu, santral nörolojik olay) epidural
anestezi uygulananlarda herhangi bir komplikasyon saptamamışlardır.23
Ruppen ve ark. ise yaptıkları çalışmada, epidural anaestezi sonrası obstetrik hastalar
için geçici nörolojik hasar oranını 1:3900-1:5537, kalıcı nörolojik hasar
oranını ise 1:237.000-1:257.000 olarak saptamışlardır.30
Geçici nörolojik hasar (GNH), epidural anestezi sonrası sık karşılaşılan
bir komplikasyondur. Literatürde, %0-37 arasında görüldüğü bildirilmektedir.5,11
GNH semptomları, tek veya iki taraflı, ön veya arka uyluk bölgesinde, bazen
bacaklara doğru yayılabilen ve beraberinde bel ağrısının olabildiği ağrı
şeklinde tanımlanmaktadır. Motor güç veya duyusal kayıp yoktur. Semptomlar 6-36
saat arasında başlayıp, 1-7 gün devam etmektedir. Lokal anestezik toksisitesi,
iğneye bağlı travma, kalın iğne kullanımına bağlı lokal anesteziklerin göllenmesi,
kas spazmı, erken mobilizasyon, hasta pozisyonu, siyatik sinir gerilmesi,
dorsal kök ganglionlarının irritasyonu, GNH’nin olası nedenleri arasında
sayılmaktadır. TNS insidansı, lidokain (%11,9) kullanımında tetrakain (%1,6) ve
bupivakaine (%1,3) göre daha fazla bulunmuştur. Tedavide, hafif ağrısı
olanlarda herhangi bir tedavi önerilmezken, şiddetli ağrısı olanlarda,
anti-enflamatuar ilaçlar (İbuprofen, Naproksen, Ketorolak, COX-2
İnhibitörleri), opioidler, kas gevşeticiler (Siklobenzaprin) ve semptomatik
terapi (sıcak uygulama, pozisyon) uygulanabilmektedir. Sistemik tedaviden yarar
görmeyenlerde tetik-nokta enjeksiyonu uygulanabileceği bildirilmektedir.11,18
Epidural iğneyle sinir kökü travmasının, ilgili dermatomda keskin yayılan
ağrı veya parestezi gibi belli semptomları vardır. Tanı amacıyla MR sıklıkla
kullanılmaktadır. Sinir hasarının MR bulguları; spinal kord veya sinir kökü
ödemi, hasarlı bölgede hematom gelişmesi olarak belirtilebilir.14
Spinal hematom epidural anestezinin nadir ama ciddi bir komplikasyonudur.
Kanama epidural venöz pleksus kaynaklı olması nedeniyle epidural boşlukta
görülmektedir. Epidural anesteziye sekonder spinal hematom sıklığı literatürde,
1:168.000-1:190.000 arasında değişmektedir.14,15 Ancak populasyona göre
sıklığı değişmektedir. Ortopedik cerrahi yapılan yaşlı hastalarda sıklığı
1:3600-1:29.000 olarak saptanmıştır.16,20 Epidural anestezi sonrası
kalıcı nörolojik hasar oranı da 0 ile 7.6:10.000 olarak saptanmış, bu oran
obstetrik hastalar için 1:237.000 olarak saptanmıştır.19,23 Souza ve
ark. epidural anestezi sonrası nöroaksiyal kanama açısından risk faktörlerini;
antikoagülan ilaç kullanımı( kumarin, anti-platelet ilaçlar, yüksek veya düşük
molekül ağırlıklı heparin, fibrinolitikler), spinal vasküler malformasyon
varlığı, ailede kanama bozuklukları hikayesi ve koagulopatiler, küçük cerrahi
girişimlerde anormal kanama hikayesi, belirgin bir nedene bağlı olmaksızın
dişeti, burun veya cilt kanamaları, ciddi karaciğer ve böbrek hastalıkları,
spinal kord hastalıkları( meduller kanal darlığı, ankilozan spondilit),
karaciğer fonksiyon bozukluğu ve trombositopeni ile birlikte preeklampsi,
hipertansiyon ve alkol kullanımı olarak belirtmişlerdir. Ancak tanımlanmış risk
faktörlerine rağmen nöroaksiyal hematomların %40’ının nedeni bulunamamıştır.14
Spinal hematomun standart tedavisinde, semptomlar ortaya çıktıktan sonra, 12
saat içinde MR ile tanı konmalı ve erken dekompresyon sağlanmalıdır. Ancak bazı
vakalarda noroşirurji ile işbirliği içinde belirtiler ve semptomlar takip
edilerek, konservatif yaklaşım uygulanmıştır.16,17
Spinal hematom, sıklıkla anti-koagülan kullanımı olan hastalarda
gelişmektedir.5,11 Bu nedenle, Rejyonel Anestezi Derneği
anti-koagülan kullanan hastalarda rejyonel anestezi yönetimiyle ilgili
önerilerde bulunmuştur. NSAİİ(Aspirin) veya fraksiyone olmayan heparin
(sc-subkütan) kullanan hastalarda nöroaksiyal anestezi öncesi ve sonrası
herhangi bir sorun olmayacağı, fraksiyone olmayan heparin kullanan hastalarda
eğer katater uygulaması yapıldıysa kateter çekildikten 1 saat sonra
anti-koagülasyona devam edilebileceği bildirilmiştir. Fraksiyone olmayan
heparin (iv) kullanan hastalarda, son uygulanan dozdan sonra 2-4 saat
beklenmesi sonra nöroaksiyal anestezinin uygulanabileceği ve postoperatif 2
saat sonra da anti-koagülasyona devam edilebileceği önerilmiş, eğer kateter
uygulandıysa kateter çekilmeden önceki son dozdan sonra 2-4 saat beklenmeli, kateter
çekildikten sonra da 1saat beklenmesi ve sonrasında anti-koagülasyona devam
edilebileceği bildirilmiştir. Düşük molekül ağırlıklı heparin (DMAH) kullanan
hastalarda ise, nöroaksiyal anesteziden önce son dozdan itibaren 10-12 saat
geçmiş olması, nöroaksiyal anestezi sonrası en az 2 saat beklenmesi ve
sonrasında anti-koagülasyona devam edilebileceği, eğer kateter uygulandıysa son
dozdan 10-12 saat sonra kateterin çekilebileceği ve kateter çekildikten en az 2
saat sonra anti-koagülasyona devam edilebileceği bildirilmiştir. Warfarin
kullanan hastalarda, son 24 saat içinde tek veya 2 doz warfarin kullanımı olan
hastanın nöroaksiyal anestezi öncesi PT (Protrombin Zamanı) ve INR
(Uluslararası Normalizasyon Oranı) kontrolleri yapılmalı, normal INR (0,8-1,2)
değerlerinde nöroaksiyal anestezinin uygulanabileceği ve eğer kateter
uygulaması yapıldıysa, INR takiplerinde INR≤1,5 olduğunda kateterin
çıkarılabileceği bildirilmiştir.32,33
Kauda ekuina sendromu, konus medullaris altındaki sinir köklerinin hasarı
sonucu oluşmaktadır ve mesane disfonksiyonu, perineal duyu kaybı ve alt
ekstremite motor güç kaybıyla kendini göstermektedir. Birçok nedeni olmasına
karşın bunlar arasından kompresyon hasarı (epidural hematom, epidural abse) ve
intratekal alana verilen ilaçların direkt toksisitesi anestezistler açısından
önem arz etmektedir. Epidural anestezi sonrası kauda ekuina sendromu (KES)
insidansı 2.7:100.000 olarak belirtilmiştir. KES gelişen vakaların 2/3’ ünden
çoğunda da kalıcı nörolojik defisit gelişmektedir. Epidural anestezi açısından
değerlendirildiğinde, işlem sırasında iğnenin kazayla subaranoid aralığa veya
kateterin subaraknoid aralığa ilerlemesi sonucu sinir köklerinin yüksek dozda
lokal anesteziğe maruz kalması sonucu KES oluşmaktadır ancak nörotoksisitenin
mekanizması bilinmemektedir. Efektif tedavisi olmadığı için, literatürde KES’i
önlemek için bazı önerilerde bulunulmaktadır. Bunlar; epidural anestezi
uygularken test dozu verilmesi ve anestezi dozunun fraksiyone olarak verilmesi
önerilmektedir. Eğer yüksek dozda anestezik kazara yer değiştirmiş bir
kateterden verilmişse, kateterden tekrarlayan bir şekilde küçük volümlerde
beyin omurilik sıvısı boşaltılması ve yerine serum fizyolojik enjekte edilmesi
önerilmektedir.21,22
Enfektif Komplikasyonlar
Nöroaksiyal anestezi sonrası
santral sinir sistemi enfeksiyonları nadir görülür ve literatürde sıklığı
1.1:100.000-2.6:100.000 oranında belirtilmektedir.24
Bakteriyel menenjit epidural anestezi sonrası da görülebilmektedir.
Literatür incelendiğinde, epidural katater uygulaması sonrası nadir de olsa
bakteriyel menenjit olgularından bahsedilmiştir.24,25 Ready ve ark.’
nın elektif sezaryen operasyonu için lumbal epidural kateter uyguladıkları
vakalarda epidural anestezi sonrası menenjitten bahsedilmiştir. 28 yaşındaki
ilk vakaya, elektif sezaryen operasyonu için lumbal epidural kateter takılmış
ve kateterden postoperatif 48 saat boyunca da analjezi için opioid
uygulanmıştır. Kateter çıkarılırken, kateterin cilde giriş bölgesinde
Bakteriyel menenjit kateter kaynaklı olabileceği gibi hematojen yayılımla
sekonder kaynaklı da olabilir. Ready ve ark. yayınladıkları ikinci vakada ise,
25 yaşındaki hastaya epidural kateter uygulanmış ancak kateter uygulamasından
50 dakika sonra doğum olmuş ve kateter çıkarılmıştır. Kateterin giriş yerinde
herhangi bir lokal inflamasyon gözlenmemiş ancak 24 saat sonra hastada baş
ağrısı ve ense sertliği gelişmiştir. Alınan BOS örneğinde, protein artışı,
düşük glukoz ve lökositoz saptanmış ve BOS kültüründe S.uberis(Alfa-Hemolitik
streptokok) üremesi olmuştur. İdrar, kan ve vajinal kültürlerde de aynı bakteri
üremiştir. Verilen antibiyoterapi sonrası tamamen iyileşme olmuştur.25
Bandikatla ve ark.’ nın 61 yaşında radikal prostatektomi operasyonu sonrası
epidural analjezi için torasik epidural kateter uygulanan vakada ise, operasyon
öncesi torasik epidural kateter herhangi bir sorun olmadan yerleştirilmiş ve
ekstübasyon sonrası epidural test dozu uygulanmıştır. Operasyon sonrası
2.saatte, vital bulguları stabil seyreden hastaya epidural infüzyonu
başlanmıştır. Postoperatif 1.günde ateş, lokositoz ve CRP artışı saptanan
hastadan, septisemi düşünülerek kan kültürü gönderilmiş. Postoperatif 4.günde
kateter bölgesinde inflamasyon ve hassasiyet saptanmış. Postoperatif 5.günde
yüksek ateş ile birlikte baş ağrısı, ense sertliği ve opustotonus aynı zamanda
kateterin giriş yerinde minimal akıntı olduğu görülmüş. Kan ve akıntıdan kültür
gönderilmiş ve her iki örnekte de MRSA(Metisilin Rezistan Stafilokokkus aureus)
ürmesi saptanmıştır. Uygun antibiyoterapi başlanan hastaya torako-lomber MR
çekilmiş ve T10 düzeyinde epidural stenoz, T8-T11 düzeyinde epidural kalınlaşma
ve posterior epidural aralıkta granülasyon dokusu saptanmıştır. Herhangi bir
nörolojik defisiti olmayan hasta, antibiyoterapisinin devam edilmesiyle
birlikte 3.hafta sonunda taburcu edilmiş, 2 ay sonra çekilen kontrol MR
sonucunda tamamen iyileşme saptanmıştır. Sonuç olarak, enfeksiyon kaynağının
epidural iğne veya katater uygulaması sırasında ciltten epidural alana doğru
MRSA taşınmasına bağlı olduğu düşünülmüş ve invaziv işlemlerde asepsiye dikkat
edilmesi gerektiği vurgulanmıştır.26
Epidural abselerin ise literatürde 0.2-2:10.000 oranında görüldüğü
belirtilmektedir.24,30 Epidural abselerde en sık izole edilen
mikroorganizma Staphylococcus aureus (%60)’tur. %15’inde ise kültür negatif
çıkmaktadır. Epidural abse ilk olarak lokalize bel ağrısı ve ateş ile kendini
göstermekte, sonrasında nörolojik defisit (radiküler irritasyon, kas
güçsüzlüğü, duyusal bozukluk, sfinkter güçsüzlüğü) ve en son olarak da paralizi
gelişmektedir. Epidural abse, direkt yayılımla oluştuğu için aseptik koşullara
ve kontrendikasyonlara riayet edilmesi büyük önem taşımaktadır. Aynı zamanda,
literatürde, lokal inflamasyon açısından kateter giriş yerini her gün
dikkatlice incelemenin eritem ve akıntı görüldüğünde de kolonizasyon ve
enfeksiyon açısından kateteri çekmenin yararlı olduğu bildirilmektedir. Her
zamanki gibi erken tanı büyük önem arz etmektedir, nörolojik semptomlardan
süphelenildiği anda defisit gelişmeden MR görüntüleme yapılması ve kültür sonrası
uygun antibiyoterapi başlanması faydalıdır.26
Yapılan çalışmalarda, lokal anesteziklerin anti-bakteriyel etkilerinin de
bulunduğu bildirilmektedir. Aydın ve ark. farklı konsantrasyonlardaki
ropivakain, bupivakain, lidokain ve prilokaini antimikrobiyal etki açısından E.coli, S.aureus, P.aeruginosa ve C.albicans üzerinde incelemişlerdir.
Yaptıkları çalışma sonucunda, ropivakainin antimikrobiyal etkisinin olmadığını,
bupivakainin düşük düzeyde antimikrobiyal etkisinin olduğunu, lidokain ve prilokainin
ise diğer iki lokal anesteziğe göre daha fazla antimikrobiyal etkiye sahip
olduğunu saptamışlardır.31
Enfeksiyöz komplikasyonları önlemede, aseptik tekniğin önemli olduğu
bilinmektedir. Bu bağlamda, asepsinin en önemli basamağı olan el yıkama, steril
eldiven, maske ve bone kullanma, işlemden önce steril ameliyat önlüğü kullanma,
işlemin uygulanacağı bölgenin asepsisi için mümkünse alkol-bazlı
antiseptiklerle temizlenmesi ve epidural kateter için de bakteri filtrelerinin
kullanılması önerilmektedir.24,27
Sonuç olarak, epidural anestezi sırasında veya sonrasında ciddi
komplikasyon oranı oldukça düşüktür, ancak işlemden hastanın ayrıntılı bir
şekilde değerlendirilmesi ve işlemi uygularken de dikkatli davranılması
gerekmektedir. İşlem sonrasında ise, hastanın yakın takip edilmesi, tedavi
edilebilir komplikasyonların erken dönemde tanı konması açısından önem arz
etmektedir.
KAYNAKLAR
1.
Fisher B. Techniques of epidural block. Anaesth Intensive Care
2009;10(11):552-6.
2.
Morgan P. The role of vasopressors in the management of hypotension induced by
spinal and epidural anaesthesia. Can J Anaesth 1994;41(5):404-13.
3.
Andres J, Reina MA, Prats A. Epidural space and regional anesthesia. Eur J Pain
2009;3(2):55-63.
4.
Dale MC, Checketts MR. Complications of regional anaesthesia. Anaesth Intensive
Care 2010;11(3):85-8.
5.
Horlocker TT. Complications of regional anaesthesia. Eur J Pain
2010;4(S4):227-34.
6.
Sawardekar A, Suresh S. Neuroaxial blockade in children. Anaesth Intensive Care
Med 2010;11(6):229-31.
7.
Mathur V, Bravos D, Vallera C, Wu CL. Regional anesthesia and patient outcomes:
evidence-based medicine. Tech Reg Anesth Pain Manag 2008;12(4):163-70.
8.
Beaussier M, Atchabahian A, Dufeu N. Regional anesthesia and the perioperative
period: basis and principles. Tech Reg Anesth Pain Manag 2008;12(4):171-7.
9.
Irita K, Kawashima Y, Morita K, et al. Critical incidents during regional
anesthesia in Japanese Society of Anesthesiologists-Certified Training
Hospitals: an analysis of responses to the annual survey conducted between 1999
and 2002 by the Japanese Society of Anesthesiologists. Masui 2005;54(4):440-9.
10.
Pollard JB. Common mechanisms and Strategies for Prevention and Treatment of
Cardiac Arrest During Epidural Anesthesia. J Clin Anesth 2002;14(1):52-6.
11.
Horlocker TT. Complications of Regional Anesthesia and Acute Pain Management.
Anesthesiol Clin 2011;29(2):257-78.
12.
Kinsella SM, Tuckey JP. Perioperative bradycardia and asystole: relationship to
vasovagal syncope and the Bezold-Jarish reflex. Br J Anaesth 2001;86(6):859-68.
13.
Liguori GA, Sharrock NE. Asystole and severe bradycardia during epidural
anesthesia in orthopedic patients. Anaesthesiology 1997;86(1):250-7.
14.
Souza RL, Andrate LOF, Silva JB, Silva LAC. Neuraxial hematoma after epidural
anesthesia. Is it possible to prevent or detect it? Report of two cases. Rev
Bras Anesthesiol 2011;61(2):218-24.
15. Sertöz N, Demir F,
Ayanoğlu HÖ. Epidural kateter çekilmesi sonrasi spinal hematom. Türk Anest Rean
Der Dergisi 2010;38(2):142-6.
16.
Stoll A, Sanchez M. Epidural hematoma after epidural block: implications for
its use in pain management. Surg Neurol 2002;57(4):235-40.
17.
Neal JM, Bernards CM, Hadzic A, et al. ASRA Practice Advisory on Neurologic
Complications in Regional Anesthesia and Pain Medicine. Reg Anesth Pain Med
2008;33(5):404-15.
18.
Pollock JE. Neurotoxicity of intrathecal local anaesthetics and transient
neurological symptoms. Best Pract Res Clin Anaesthesiol 2003;17(3):471-84.
19.
Russell R, Soltanifar S. Neurological complications in obstetric regional
anesthesia. Anaesth Intensive Care Med 2010;11(8):316-8.
20.
Rigg JRA, Jamrozik K, Myles PS, et al. Epidural anaesthesia and analgesia and
outcome of major surgery: a randomised trial. Lancet 2002;359(9314):1276-82.
21. Wu
KC, Chiang YY, Lin BC, et al. Epidural cyst with cauda equina syndrome after
epidural anesthesia. Acta Anaesthesiol Taiwan 2010;48(3):148-51.
22.
Drasner K. Local anesthetic neurotoxicity: Cauda equina syndrome. In: Burkey D.
Regional Anesthesia and Pain Management Handbook, 1st edn. Philadelphia:
Saunders Elsevier 2009:227-9.
23.
Auroy Y, Benhamou D, Bargues L, et al. Major complications of regional anesthesia
in France. Anesthesiology 2002;97(5):1274-80.
24.
Horlocker TT, Wedel DJ. Infectious complications of regional anesthesia. Best
Pract Res Clin Anaesthesiol 2008;22(4):451-75.
25.
Ready LB, Helfer D. Bacterial Menengitis in parturients after epidural anesthesia.
Anesthesiology 1989;71(6):988-90.
26.
Bandikatla VB, Rizwan B, Skalimis A, Patel H. Spinal epidural abscess and
meningitis following an epidural catheterisation. Acute Pain 2007;9(1):35-8.
27.
Hebl JR. The importance and implications of aseptic techniques during regional
anesthesia. Reg Anesth Pain Med 2006;31(4):311-23.
28.
Pinder A. Complications of obstetric anaesthesia. Curr Anaesth Crit Care
2006;17(3):151-62.
29.
Paech MJ, Godkin R, Webster S. Complications of obstetric epidural analgesia
and anaesthesia: a prospective analysis of 10 995 cases. Int J Obstet Anesth
1998;7(1):5-11.
30.
Ruppen W, Derry S, McQuay H, Moore A. Incidence of epidural hematoma, infection
and neurologic injury in obstetric patients with epidural analgesia/anesthesia.
Anesthesiology 2006;105(2):394-9.
31.
Eldor J. Local anaesthetic antibacterial activity. Anaesthesia
2003;58(9):926-8.
32. Wu
CL. Regional anesthesia and anticoagulation. J Clin Anesth 2001;13(1):49-58.
33.
Horlocker TT, Wedel DJ, Rowlingson JC, et al. Regional anesthesia in the
patient receiving antithrombotic or thrombotic therapy. Reg Anesth Pain Med
2010;35(1):64-101.