Ayşenur Keleş, İpek Işık Gönül, Uğur Fırat, Mehmet Küçüköner
Dicle Üniversitesi Tıp Fakültesi Patoloji Anabilim Dalı, Diyarbakır, Türkiye Email: anur.keles@yahoo.com
ABSTRACT
Objectives: In this study, the epidemiological analysis of the bladder cancers was performed accompanied by the known environmental factors.
Materials and methods: In this retrospective study, pathology archival materials of 420 patients (350 men (83.4%) and 70 women (16.6%)), consisting of bladder by transurethral resection, cystectomy and cystoprostatectomy specimens, histopathologically diagnosed as urothelial carcinoma and papillary urothelial neoplasia with low malignant potential, were included. For bladder carcinomas, the parameters such as tumor types, age, sex, and invasiveness of tumor were evaluated and analyzed.
Results: In the study, it was found that 24.7% of papillary urothelial neoplasia with low malignant potential, 46.1% of low-grade urothelial carcinoma, and 29.0% of high grade urothelial carcinoma. The rate of bladder urothelial carcinomas was 5 times greater in men than in women. In addition, the high-grade papillary urothelial carcinoma was seen more frequently in men than in women (31.2% and 23.1% respectively), while low-grade papillary urothelial carcinoma was seen more frequently in women than in men (32.9% and 18.5% respectively) (p<0.05).
Conclusion: The bladder urothelial carcinoma was more common in men than women, and high-grade urothelial carcinoma invading the lamina propria and the muscularis propria also found in a higher ratio in male. Further clinical and experimental studies are needed to explore the cause of high frequency of high-grade types in male gender.
Key words: Bladder, urothelial carcinoma, epidemiology
Mesanenin ürotelyal karsinomları üzerine epidemiyolojik bir çalışma
ÖZET
Amaç: Bu çalışmada mesane ürotelyal kanserlerinin, bilinen çevresel faktörler eşliğinde epidemiyolojik analizinin yapılması amaçlanmıştır.
Gereç ve yöntem: Retrospektif olan bu çalışmaya 350’si erkek (%83.4), 70’i kadın (%16,6) hasta olmak üzere toplam 420 hastaya ait mesane transüretral rezeksiyon, sistektomi ve sistoprostatektomi patoloji arşiv materyallerinde; histopatolojik olarak ürotelyal karsinom ve düşük malign potansiyelli papiller ürotelyal neoplazi tanısı almış vakalar dahil edildi. Tümör tipi, yaş-cinsiyet, invaziv-noninvaziv gibi parametrelere ait veriler değerlendirilerek istatistiksel analizleri yapıldı.
Bulgular: Bu çalışmada düşük malign potansiyele sahip papiller ürotelyal neoplazi %24.7, düşük dereceli ürotelyal karsinom %46.1 ve yüksek dereceli ürotelyal karsinom %29.0 oranlarında bulundu. Mesane ürotelyal karsinomlarının erkeklerde kadınlara göre 5 kat daha fazla görüldüğü saptandı. Ayrıca, yüksek dereceli papiller ürotelyal karsinomun kadınlara kıyasla daha çok erkeklerde (sırasıyla %23,1 ve %31,2), düşük dereceli papiller ürotelyal karsinomun ise erkeklere kıyasla daha çok kadınlarda (sırasıyla %18,5 ve %32,9) görüldüğü saptandı.
Sonuç: Çalışma sonucunda, mesane ürotelyal karsinomlarının erkeklerde kadınlara göre daha fazla görüldüğü ve ayrıca lamina propria ve muskularis propria invazyonu gösteren yüksek dereceli ürotelyal karsinomların da yine erkek cinsiyette daha yüksek oranda bulunduğu tesbit edildi. Bu tümörlerin, özellikle de yüksek dereceli olan tiplerinin neden erkek cinsiyette daha sık görüldüğüne ilişkin kapsamlı klinik ve deneysel çalışmalara ihtiyaç vardır.
Anahtar kelimeler: Mesane, ürotelyal karsinom, epidemiyoloji,
Dicle Med J 2011;38 (3):329-334
doi: 10.5798/diclemedj.0921.2011.03.0042 Cilt 38, Sayı 3 (2011)
|