Ulaş Alabalık, Hüseyin Büyükbayram, Ayşe Nur Keleş
Dicle Üniversitesi Tıp Fakültesi Patoloji AD, Diyarbakır, Türkiye Email: ringerlaktat@hotmail.com
ABSTRACT
The mixt endocrine-exocrine carcinoma of the appendix, being a rare tumor, makes up a very little part of all gastrointestinal system tumors. These tumors are thought to be the intermediary tumors taking place between adenocarcinomas and endocrine tumors. Generally they are seen in the 5th -6th decades equally in males and females. Being very characteristic, the histomorphological picture of goblet cell carcinoid consists of atypical epithelial cells with conspicuous nucleoli that make small abortive glands demonstrating scattered nests under surface epithelium and containing Goblet cells. The tumor exhibits transmural spread producing mucin pools designating positive immunoreaction histochemically with musicarmen stain. In addition to CEA and keratin expressions, there is neuroendocrine differentiation that may be illustrated both immunohistochemically and ultrastructurally. In our case, under the appendix epithelium we determined a tumor that was formed by gland structures lined by mucinous epithelial cells with conspicuous nucleoli, growing forward to the muscle layer and seeming invasive. We established that the tumor expressed PanCK, synaptophysin, chromogranin and CEA in immunohistochemical study and stained positively with PAS, PAS-AB and musicarmen in histochemical study. We considered the case as goblet cell carcinoid when clinical, histopathological, histochemical and immunohistochemical data were assessed together. In the time interval 2 years after the operation, any recurrence and/or metastase was not determined.
Key words: Goblet cell carcinoid, CEA, chromogranin A, PAS-AB, musicarmen
Goblet hücreli karsinoid: Olgu sunumu
ÖZET
Apendiksin karışık endokrin-ekzokrin karsinomu, ender bir tümör olup, tüm gastrointestinal sistem tümörlerinin çok az bir kısmını oluşturmaktadır. Bu tümörlerin adenokarsinom ve endokrin tümör arasında yer alan intermediyer tümörler oldukları düşünülmektedir. Daha çok 5-6. dekadlarda, kadın ve erkeklerde eşit sıklıkta görülürler. Goblet hücreli karsinoid’in histomorfolojik görünümü oldukça karakteristik olup, yüzey epiteli altında mukozada dağınık, yuvalanmalar gösteren ve Goblet hücreleri içeren küçük abortif glandlar yapan, belirgin nükleoluslu atipik epitelyal hücrelerden oluşur. Müsikarmen boyasıyla reaksiyon veren müsin gölcükleri yaparak transmural tutulum gösterir. Tümör hücrelerinde CEA ve keratin ekspresyonu yanısıra immünohistokimyasal ve/veya ultrastrüktürel olarak gösterilebilen nöroendokrin diferansiyasyon mevcuttur. Vakamızda apendiks epiteli altında, kas içine doğru ilerleyen, çeşitli büyüklükte, invaziv görünümde, belirgin nükleoluslu, müsinöz epitelle döşeli gland yapılarından oluşan tümör tespit ettik. Tümörün immünohistokimyasal çalışmada PanCK, sinaptofizin, kromogranin ve CEA eksprese ettiğini histokimyasal çalışmada ise PAS, PAS-AB ve müsikarmen ile pozitif boyandığını saptadık. Vaka klinik, histopatolojik, histokimyasal ve immünohistokimyasal bulgular birlikte ele alındığında goblet hücreli karsinoid olarak değerlendirildi. Operasyon sonrası geçen 2 yıllık sürede rekürrens ve/veya metastaz saptanmadı.
Anahtar kelimeler: Goblet hücreli karsinoid, CEA, kromogranin A, PAS-AB, müsikarmen
Dicle Med J 2013;40 (1):134-136
doi: 10.5798/diclemedj.0921.2013.01.0241 Cilt 40, Sayı 1 (2013)
|