Burhan Aras, Alper Akın, Ruken Yıldırım, Edip Unal, Yusuf Kenan Haspolat
Alper Akın, Dicle Üniversitesi Tıp Fakültesi Çocuk Kardiyolojisi Bilim Dalı, Diyarbakır, Türkiye e-mail: alperakin1@hotmail.com
Abstract
Objective: The aim of our study is to evaluation of clinical and laboratory findings at the time of diagnosis in children with Type 1 Diabetes Mellitus (T1DM).
Methods: In this study, 142 children diagnosed with T1DM who were referred to Pediatric Endocrinology Policlinic and Emergency Policlinic of Dicle University Medical Faculty between 2013 and 2016 were evaluated. Retrospectively, the sociodemographic characteristics, symptoms and laboratory findings of the patients were recorded from the files. All the data obtained were evaluated statistically.
Results: Sixty two (43.66%) of the patients were girls. The mean age was 10,10 ± 1,39 years. The blood glucose level at diagnosis was 425,85 ± 12,51 mg/dl and HbA1c was 13,57 ± 3,77. Anti-Glutamate Decarboxylase (anti-GAD) positivity was detected in 47.8% of the cases. 18.3% of the patients had a T1DM story in their family. Patients were diagnosed mostly in January (12.6%) and November (11.9%). 83.8% of cases had both polyuria and polydipsia, 41.5% had consciousness level change and 6.3% had coma. Ketoacidosis was present in 43% of the patients at the time of admission, ketosis in 48.5% and only hyperglycemia in 8.5%.
Conclusion: Type 1 DM is mostly observed in adolescence. The most common symptoms of the disease are polyuria and polydipsia. For this reason the community needs to be educated that polyuria and polydipsia may have T1DM findings. Awareness of the community in this issue can reduce the frequency of diabetic ketoacidosis, the most important complication of diabetes.
Key words: Type 1 Diabetes Mellitus, ketoacidosis, child
Tip 1 Diyabetes Mellituslu Çocuklarda Tanı Anındaki Klinik ve Laboratuvar Bulgularının Değerlendirilmesi
Öz
Amaç: Çalışmamızın amacı, Tip 1 Diyabetes Mellitus (T1DM) tanısı alan çocuklarda ilk başvuru bulgularının neler olduğunu belirlemektir.
Yöntemler: Bu çalışma 2013-2016 yılları arasında Dicle Üniversitesi Tıp Fakültesi Çocuk Endokrinoloji ve Çocuk Acil polikliniğine başvuran yeni T1DM tanısı 142 çocuk hasta incelenerek gerçekleştirildi. Retrospektif olarak dosyalardan hastaların sosyodemografik özellikleri, semptom ve laboratuvar bulguları kaydedildi. Elde edilen tüm veriler istatiksel olarak değerlendirildi.
Bulgular: Çalışmada yer alan çocukların 62’si (%43,66) kız idi. Yaş ortalaması 10,10±1,39 yıl idi. Tanı anındaki kan glikoz düzeyi 425,85±12,51 mg/dl, HbA1c %13,57±3,77 olarak saptandı. Olguların %47,8’inde glutamat dekarboksilaz antikoru pozitifliği tespit edildi. Hastaların %18,3’ünde ailede T1DM hikayesi mevcuttu. Hastalar en çok Ocak ayında (%12,6) ve Kasım ayında (%11,9) tanı aldı. Olguların %83,8’inde hem poliüri hem de polidipsi bulunurken, %41,5 olguda bilinç düzey değişikliği ve %6,3 olguda da koma mevcuttu. Başvuru sırasında hastaların %43’ünde ketoasidoz mevcut iken, %48,5’inde ketozis, %8,5’inde ise sadece hiperglisemi mevcuttu.
Sonuç: Tip 1 DM daha çok adolesan dönemde izlenmektedir. Hastalığın en sık başvuru semptomları poliüri ve polidipsidir. Bu nedenle toplumun poliüri ve polidipsinin T1DM bulguları olabileceği yönünde eğitilmesi gerekmektedir. Toplumun bu konuda bilinçlendirilmesi diyabetin en önemli komplikasyonu olan diyabetik ketoasidoz sıklığının azaltabilir.
Anahtar kelimeler: Tip 1 Diyabetes Mellitus, ketoasidozis, çocuk.
Dicle Med J 2019;46(1): 11-17
Doi: 10.5798/dicletip.534811
Volume 46, Number 1 (2019)
|