Aziz Karabulut, Kenan İltümür, Nizamettin Toprak
Dicle Üniversitesi Tıp Fakültesi Kardiyoloji A.D.
Microalbuminuria, which is the third stage of diabetic nephropathy, is an early predictor of both morbidity and mortality in diabetic patients. The aim of the study was to investigate any correlation between microalbuminuria and both CAD and silent ischemia, which frequently occurs in diabetic patients. On the purpose, 60 patients who admitted to endocrinology and cardiology departments of Dicle University Faculty of Medicine. The study population was consisted of 31 female and 29 male patients, and 31 of them were microalbuminuric whereas 29 of them were normoalbuminuric. Following separation of the patients into two match groups according to albümin excretion rates, were compared between these groups from the points of clinical, labaratory and exersize test result. In our study, in microalbuminuric group exercise test was found positive in a higher ratio although none of the patients had given an anamnesis of anginal pain or any other symptoms; compared to the positive exercise test value of normoalbüminuric group (65% vs 34%, p<0.02). Indeed, maximum ST segment depression, MET values and exercise test were significantly different in both groups. Moreover comparisons of HbA1c as a function of glisemic control in diabetes mellitus, diabetic disease duration and diabetic retinopathy were significantly different. Conclusively, microalbuminuria and silent ischemia are frequently found together. Therefore dedection of silent ischemia would be suitable in the management of diabetic patient with microalbuminuria.
Mikroalbüminürik ve Normoalbüminürik İnsüline Bağımlı Olmayan Diyabeti (NIDDM) Olan Hastaların Sessiz İskemi Mevcudiyeti Açısından Karşılaştırılması
Mikroalbüminüri diyabetik nefropatinin 3. evresi olup, diyabetik hastalarda tüm sebeplere bağlı olumsuz sonlanımın da erken bir göstergesidir. Çalışmamızda mikroalbüminüri ile koroner arter hastalığı (K.A.H.) ve diyabetik hastalarda sıkça rastlanan sessiz iskemi arasında bir korelasyon olup olmadığını araştırdık. DÜTF endokrinoloji ve kardiyoloji birimlerine başvuran 31’i kadın,29’u erkek, toplam 60 hasta (31 hasta mikroalbüminürik 29 hasta ise normoalbüminürik) çalışmaya alındı, Hastaların yaş ortalaması 50.9± 8.72 idi. Hastalar albümin atılım miktarlarına göre iki ana gruba ayrıldıktan sonra, klinik, laboratuvar ve egzersiz testi sonuçları ve değerlendirilerek iki grup karşılaştırıldı. Çalışmamızda mikroalbüminürik gruptaki hastalarda daha önceden herhangi bir anginal ağrı veya semptom olmamasına rağmen, yüksek oranda egzersiz testi pozitifliği (+) saptandı. Mikroalbüminürik grupta egzersiz testi pozitif olan hastaların oranı %65, normoalbüminürik grupta ise %34 idi (P<0.02). İki grup arasında egzersiz ile ortaya çıkan maksimum ST segment depresyonu, egzersizle ulaşılan MET değerleri ve egzersiz süreleri arasında da anlamlı istatistiksel farklılıklar saptandı. Yine iki grup arasında diyabetteki glisemik kontrolün bir göstergesi olan HbA1c değerleri, diyabet süreleri ve diyabetik retinopati açısından da anlamlı farklılıklar saptandı. Sonuç olarak, mikroalbüminüri ile koroner iskemi sıklıkla bir arada bulunmaktadır. Bu nedenle diyabetik hastalarda mikroalbüminüri saptandıktan sonra tedavi planlanırken KAH mevcudiyetinin de araştırılması uygun bir yaklaşım olacaktır.
Volume 31, Number 2 (2004)
|