Özlem Aktaş Hanımeli, Özge Yılmaz, Hasan Yüksel
Celal Bayar Üniversitesi Tıp Fakültesi, Çocuk Sağlığı ve Hastalıkları Anabilim Dalı, Manisa
Email: oyilmaz_76@hotmail.com
ABSTRACT
Primary immunodeficiencies are clinically and epidemiologically important, despite their low prevalence, due to the associated risk of high morbidity and mortality. Most commonly encountered primary immunodeficiencies include humoral immune system deficiencies, cellular immune system defects, combined immunodeficiencies, phagocyte system defects, complement system defects. Classical clinical findings of immunodeficiencies include recurrent, severe infections which do not respond to treatment or which progress with complications as well as tendency to develop infections with low virulence microorganisms. Moreover, they may present with autoimmunity, autoinflammatory or hemaphagocytic syndromes. Congenital diseases usually start in early childhood and lead to morbidity and mortality. Therefore, early diagnosis may be life saving and allow increasing quality of life, genetic counseling or prenatal diagnosis. Considering primary immunodeficiencies more frequently in differential diagnosis and early immunological evaluation would lead to early diagnosis of these patients and allow them to reach early treatment or preventive measures.
Key words: Primary immunodeficiencies, clinical evaluation, children
Primer immün yetmezlikli çocuğa yaklaşım
ÖZET
Primer immün yetmezlikler seyrek görülen bir hastalık grubu olmakla birlikte ciddi morbidite ve mortaliteye yol açması nedeni ile klinik ve epidemiyolojik açıdan önem taşır. En sık karşılaşılan primer immün yetmezlikler hümöral immün sistem kusurları, hücresel immün sistem kusurları, kombine immün yetmezlikler, fagositer sistem kusurları ve kompleman sistemi kusurlarıdır. İmmün yetmezliklerin klasik klinik bulguları arasında yineleyen, ağır ve tedaviye iyi yanıt vermeyen ya da komplikasyonların ortaya çıktığı enfeksiyon öyküsü yanında virulansı düşük mikroorganizmalarla enfeksiyonlara duyarlılık yer alır. Ayrıca, otoimmünite, otoinflamatuvar veya hemofagositoz sendromları ile ortaya çıkabildiği de gösterilmiştir. Doğumsal hastalıklar genellikle erken çocukluk döneminde başlayıp, morbidite ve mortaliteye yol açmaktadır. Bu nedenle erken tanı yaşam kurtarıcı olabileceği gibi, uzun dönemde yaşam kalitesinin artırılmasını, genetik danışma ya da prenatal tanıyı olanaklı kılmaktadır. Primer immün yetmezlik hastalıklarının ayırıcı tanıda daha sıklıkla düşünülmesi ve immünolojik değerlendirmenin öncelikli yapılması, bu hastaların erken dönemde tanı almasını böylece de erken tedavi ya da koruyucu önlemlere ulaşımını sağlamaktadır.
Anahtar kelimeler: Primer immünyetmezlikler, klinik değerlendirme, çocuk
Dicle Med J 2010;37 (3):307-313
doi: 10.5798/diclemedj.0921.2010.03. Volume 37, Number 3 (2010)
|