Abidin Şehitoğulları, Fuat Sayir, Ali Kahraman, Reşit Öncü, Lokman Soyoral
SB Yüzüncü Yıl Ün. Tıp Fakültesi, Bölge Eğitim ve Araştırma Hastanesi, Göğüs Cerrahisi, Van, Türkiye, Email: abidin_sehitoglu@yahoo.com
ABSTRACT
Objectives: In this study, patient characteristics, diagnosis and treatment of patients with traumatic injury of the diaphragm, and the outcomes were evaluated.
Materials and methods: Between 2002 and 2012, 19 patients were treated for blunt and penetrating diaphragmatic injury at the Thoracic Surgery Clinics of two teaching hospitals. The patients were evaluated retrospectively.
Results: The etiology of trauma was traffic accidents in 8 cases, falls from height in three, earthquake-related wounds in two, and stab wounds in six cases (SW). The most frequent complaints and physical findings were dyspnea, chest pain, abdominal distension and the absence of respiratory sounds. The most frequently encountered finding from the chest radiography was disappearance of diaphragmatic shadow, elevation of the diaphragm, and visceral herniation to the thorax. All patients underwent surgery. A left diaphragmatic rupture was diagnosed in 13, and a right diaphragmatic rupture in 6 patients. Fourteen patients had visceral herniation without strangulation. In fourteen patients, the diaphragmatic injury was accompanied by intra-abdominal organ injuries, lung injuries and the other system injuries. In one case, cardiac injury, and in four cases, an isolated diaphragmatic rupture was diagnosed. The most commonly associated organ in diaphragmatic injury was the stomach. In all cases, the diaphragm was repaired by two layers of non-absorbable sutures. The mortality was approximately 5.6%, depending on associated injuries.
Conclusion: The prognosis of the blunt and sharp diaphragmatic injuries depends on the severity of the concomitant injuries, and on the problems that may arise due to delays.
Key words: Diaphragmatic injuries, diagnosis, treatment, outcome
ÖZET
Amaç: Bu çalışmada travmatik diafragma yaralanması olan hastaların özellikleri ve bu hastalarda uygulanan tanı ve tedavi yaklaşımları ve elde edilen sonuçlar değerlendirildi.
Gereç ve yöntemler: 2002-2012 tarihleri arasında, iki eğitim hastanesi’nin Göğüs Cerrahisi kliniklerinde, 19 künt ve penetran diafragma yaralanmalı hasta tedavi edildi. Hastalar retrospektif olarak değerlendirildi.
Bulgular: Travma sebebi 8 hastada trafik kazası, 3 hastada yüksekten düşme, 2 hastada depreme bağlı enkaz altında kalma ve 6 hastada kesici delici alet yaralanması (KDAY) idi. Onyedi hasta akut dönemde, 2 hasta kronik dönemde (biri 11 aylık, diğeri 18 aylık travma hikayesi mevcuttu) görüldü. En sık rastlanan şikayetler ve fizik muayene bulguları; dispne, göğüs ağrısı, abdominal distansiyon ve etkilenmiş hemitoraksda solunum seslerinin alınamamasıydı. Akciğer grafisinde ise, en sık diafragma gölgesinin kaybolması, diafragmanın elevasyonu ve toraksa visseral organ herniasyonu bulgularıyla karşılaşıldı. Tüm hastalar operasyona alındılar. Onüç olguda sol, 6 olguda sağ diafragma rüptürü saptandı. Ondört olguda toraksa herniasyon vardı, bir olguda strangülasyon tespit edildi. On dört olguda diafragma yaralanmasına; intraabdominal organ yaralanmaları, akciğer yaralanmaları ve diğer sistem yaralanmaları da eşlik ediyordu. Bir olguda kalp yaralanması ve dört olguda ise, izole diafragma rüptürü saptandı. Künt ve keskin diafragma yaralanmasına en sık eşlik eden organ mide idi. Tüm olgularda, diafragma nonabsorbable sütürlerle iki kat üzerinden tamir edildi. Mortalite oranımız eşlik eden travmalara bağlı olarak %5.6 idi.
Sonuç: Künt ve penetran diafragma yaralanmalarında prognoz, eşlik eden yaralanmaların ciddiyeti ve geç başvurudan doğabilecek problemlere bağlıdır.
Anahtar kelimeler: Diafragma yaralanmaları, tanı, tedavi, sonuç
Volume 39, Number 2 (2012)
|